Budapeşte Tuna nehrinin iki yakasındaki Budin ve Peşte‘nin 17 Kasım 1873 yılında birleşmesiyle oluşmuş şehirdir. Osmanlı bu topraklarda 2 yüzyıl bulunmuş. Hala kullanılan Macarca içinde bizim dilimizde kullandığımız kelimelere benzer yüzün üstünde kelime bulunuyormuş.
![]() |
Budapeşte yolunda …. |
Kahramanlar Meydanı
Budapeşte turumuza Peşte tarafından başlıyoruz, ilk durağımız Kahramanlar Meydanı… Bu meydanda birçok Haçlı ordusu komutanının bronz heykeli bulunuyor. Anlatılanlara göre, Macar Komutan Hunyadı Janoş, Osmanlı İmparatorluğu’na karşı bir savunma savaşı verir ve mevsim şartlarından dolayı kuşatmayı kaldıran Osmanlı geri çekilir. Haçlılar ise bunu büyük bir zafer olarak kabul eder, hatta Papa, o günden itibaren tüm ülkede saat 12.00’de çanların bu zaferin anısına çalmasını emreder. İşte Osmanlı’nın Avrupa’ya girişini 50-60 sene geciktiren bu savunma zaferinden sonra, o çanlar günümüzde de hala biz Türkler için çalar. Meydanda, bundan başka aralarında Tököli İmre’nin de bulunduğu Avusturya Macaristan İmparatorluğuna karşı ayaklanarak, daha sonra Osmanlı’ya sığınan isyancıların da heykelleri de var ve bugün bu kişiler de Macaristan’da ‘Kahraman’ olarak anılıyor.
![]() |
Kahramanlar Meydanı |
![]() |
Kahramanlar Meydanı |
![]() |
Kahramanlar Meydanı |
![]() |
Kahramanlar Meydanı |
![]() |
Güzel Sanatlar Müzesi |
Gül Baba Türbesi
Budapeşte’de mutlaka ziyaret etmeniz gereken yerlerden biri de Gül Baba türbesi. Gül Baba türbesi 2 yüzyıl hüküm sürdüğümüz bu topraklardaki malesef halen ayakta bulunan tek yerdir. Gerçi o da bugünkü haline yakız zamanlardaki restorasyonla gelmiş. Bulunduğu sokağın ismi de Gül Baba Sokağı. Bu Bektaşi dervişi, türbesinin etrafı güllerle dolu bir şekilde Budapeşte’nin tepelerinde ziyaretçilerini bekliyor.
![]() |
Gül Baba Türbesi |
Zincirli Köprü
Budapeşte’nin sembolü olan Zincirli Köprü yada başındaki aslan heykellerinden dolayı Aslanlı Köprü, Tuna’nın üstündeki en meşhur köprüdür. Mimarı bu köprüde bir hata bulursanız kendimi köprüden atarım demiş. Ama bir çocuğun aslanların açık olan ağızlarında dil göremeyip söylemesi ile tek haat ortaya çıkmış. Yine de geceleri ışıklı görüntüsü ile ününü hakediyor.
Elbette bu köprü Tuna üstündeki tek köprü değil ama en ünlüsü. Gece ışıklandırmasıyla çekilmiş bir resmi hakediyor ama malesef güzel bir kare yakalayamadım, gündüz çekimi ile idare ediyoruz.
![]() |
Zincirli Köprü |
Tuna nehri kıyısına geldik, şimdi de Peşte’den Budin tarafına geçiyoruz. Buda Kalesi, Zincirli köprünün tam karşısında bulunan aslında bir saray. Gerçekten çok büyük ve tüm Tuna manzarasına hakim…
![]() |
Buda Kalesi |
Sadece kendisi değil kaleden Tuna nehri manzarası da çok güzel
![]() |
Parlamento Binası |
![]() |
Tuna Nehri |
Gündüzünde yürüdüğümüz veya yürüyemediğimiz nehir kıyısını, gece ışıkları altında nehrin içerisinden izliyoruz. Turun içeriği olarak, kulaklıklarımızı takıyoruz ve Türkçe’ye de çevrilmiş ses kaydı ile ışıklar altında nehir gezisine başlıyoruz, Nehrin etrafındaki herbir binanın tarihini dinliyoruz. Türkçe konuşan ses Budin Kalesi’nin biz Türkler’den alınışını, özgürlüğe ulaşma olarak dile getirilen biz (!) neyse deyip manzaranın güzelliğinde teselli buluyoruz…
![]() |
Tuna Nehri’nde gece manzarası |
![]() |
Tuna Nehri’nde gece manzarası |
Budapeşte’de ikinci günümüzde hava biraz kapalı, tur programımıza göre bugün herkes serbest. Ancak isteyenler için extra Szentendre turu var, biz gitmeyip kendimiz şehir turu yapmaya karar veriyoruz. Gerçi sonradan çok pişman oluyorum çünkü gidenler çok şey kaçırdığımızı söylüyor.
Parlamento Binası
Otelin önünden geçen tramvaya binip parlemento binasına en yakın durakta iniyoruz, elimizde haritalarımız. Buda Kalesinden ve nehir gezisi sırasında gördüğümüz ve benim hayran kaldığım bu muhteşem binaya bir de yakından bakıyoruz, gerçekten çok güzel …
![]() |
Parlamento Binası |
Margrit Adası
Peşte tarafında bulunan Parlemento binasının önündeki köprüden karşıya geçmeye başlıyoruz. Köprünün ortasına geldiğinizde Tuna nehrinin ortasındaki Margrit adasına inen merdivenlere varıyorsunuz. Buradan aşağıya inip adayı gezmeye başlıyoruz.
![]() |
Margrit Adası’na gidiş |
Ada bir spor kompleksi gibi: ister doğal yürüyüş parkurlarında yürüyüş yapın, ister koşun, ister yüzme havuzlarında kondisyon çalışın, isterseniz de tenis kortlarında rekabet edin. Biz turist olarak yapabileceğimiz tek aktivite olan bisiklete biniyoruz.
Adanın girişindeki iki adet bisiklet kiralayıp Gökhan ile beraber uzun bir bisiklet turuna çıktık, gerçekten eğlenceliydi…
![]() |
Margrit Adası |
Macaristan’da yemek deyince akla elbette once Gulaş çorbası gelir ve tavsiye edilir. İçinde et ve patates karışımı var, zaten oraya kadar gidince mutlaka içersiniz. Osmanlı devletinin hüküm sürdüğü yıllarda askerlere verilen bir çorba aslında Gulaş yani “Kulaşı”. Bol sulu tas kebabı da diyebiliriz 🙂
Çok eğlenceli bir gecenin sonunda tekrar otelimize dönüyoruz ve ertesi sabah çıkış yapıp çok erken saatte Prag’a doğru yola çıkıyoruz ….
çok güzel bir yer gerçekten…