Eski Yugolavya’ın bir parçası olan Makedonya 1993 yılında bağımsızlığını kazanmış ancak bu süreçte Yunanistan’ın da kendine ait Makedonya bölgesi olduğu için yaptığı itiraz sonucu ülkenin resmi adı Eski Yugoslav Makedon Cumhuriyeti olarak kabul edilmiş. Bugünkü Makedonya toprakları, tarihte birçok devlet ve imparatorluğun içinde yer almış. Roma imparatorluğu ve ardından yaklaşık 600 sene Osmanlı İmparatorluğu egemenliğinde kalan bölge 20. yüzyılda Yugoslavya Cumhuriyetinin bir parçası olmuş. 1991 yılında Yugoslavya’nın iç savaşlara girdiği dönemde özerkliğini kazanmış ve 1993 yılında resmen tanınmış. Ülkede Türkler, Arnavutlar, Sırplar beraber yaşıyor. Ülkenin 2/3 kısmı Ortodoks, kalan 1/3 kısmı ise müslüman.
Makedonya, Türkiye’den vize istemeyen nadir ülkelerden biri. Türkiye’den çok sayıda turist gittiği için havayolu şirketlerinin de sık sık promosyon yaptığı bir lokasyon. Ben gidiş-dönüş biletimi 110 TL gibi çok komik bir rakama Pegasus’tan aldım. Yaklaşık 1 saatlik yolculuk sonrası Üsküp Büyük İskender Havalimanı’na varıyorum. Havalimanını TAV yapmış ve işletiyor. Heryerde Türkçe tabelalar var ve içeride çalışanların çoğu Türkçe konuşuyor. Pasaport kontrolü sonrası hemen çıkışa doğru yöneliyorum. İlk işim şehre gidecek otobüs için bilet almak olacak ancak öncelikle elimdeki EUR’yu Makedon dinarına çevirmeliyim. Havalimanında Halkbank şubesinde sadece 10 EUR bozdurup hemen yan bankodaki Vardar Ekspres’ten şehir merkezine gidecek otobüs için bilet alıyorum. Tek yön bilet 175 dinar (1 EUR = 61 dinar) yani yaklaşık 3 EUR. Otobüs sefer saatleri için web sitelerini kontrol edebilirsiniz.
Havalimanı ile şehir merkezi arası ulaşım yaklaşık 30 dakika sürüyor. Şehir merkezinde son durak Holiday Inn otelinin önü. Buradan yürüyerek heryere ulaşım sağlayabilirsiniz. Ben Üsküp’te kalmak için bir studio daire kiraladım. Konumu hemen Vardar nehrinin kenarında Taş Köprü manzaralı. 2 kişilik konaklama için çok uygun bir daireydi, ilgilenenlere öneririm.
Üsküp için ilk gözlemim kesinlikle bir heykel şehri olduğu yönünde olacaktır. Şehrin heryeri heykeller ile süslenmiş. Üsküp şehri 2012 yılından itibaren AB yardımı ile şehri yeniden inşa edilmeye başlanmış. “Üsküp 2014 Projesi” kapsamında 500 milyon EUR bütçe ile başlayan çalışmalar ile şehre onlarca devasa heykel, köprü ve kamu binaları yapılmaya başlanmış. Ancak iki adımda bir devasa heykellerle karşılaşmak estetik açıdan da pek hoş görünmüyor açıkçası.
ÜSKÜP GEZİLECEK YERLER
Üsküp sadece Makedonya’nın başkenti değil aynı zamanda en büyük şehri, 2 milyon civarında nüfusa sahip. Balkan savaşlarından önce şehirde yaklaşık 1 milyon Türk yaşıyormuş ancak günümüzde 100.000 civarında Türk nüfus kalmış.
Üsküp Kalesi
Old Town bölgesinin en yükek yerinde konumlanmış Üsküp Kalesi ilk defa 5. yüzyılda yapılmış. Daha sonra tamame yıkılan kale 518 ylında tekrar yapılmış. Şu anki görünümü 1960’lı yıllarda yapılan restorasyon sonucunda almış. Eskiden 70 civarı kuleye sahipke şu an sadece 3 kulesi ayakta. Ücretsiz olarak gezebileceğiniz kale içinde herhangi bir tarihi eser sergilenmiyor, sadece surlara çıkıp gezebilieceğiniz alanlar mevcut.
Mustafa Paşa Camii
Kale’nin hemen karşı tarafında yer alan Mustafa Paşa Camii, Üsküp’ün en güzel ve en eski camilerinden biri. Yavuz Sultan Selim’in veziri Mustafa Paşa tarafından 1492 yılında yaptırılmış. 47 metre yüksekliğindeki minaresi ile dikkat çeken camii ziyarete ve ibadete açık. Mustafa Paşa’nın türbesi de caminin avlusunda bulunuyor.
Kurşunlu Han
Kurşunlu Han, Molla Musliddin Hoca tarafından 1550 yılında yaptırılmış. Çatısının kurşun kaplı olmasından dolayı bu adı alan han, bir dönem hapishane olarak da kullanılmış. Tam ortasında hauz olan ve kemerlerle birbirine bağlanmış sütunlu bir mimariye sahip han benim gittiğim tarihte kapalı haldeydi. Zamanında burada festivaller düzenlendiği söyleniyor.
Murat Paşa Camii
Üsküp eski çarşının tam ortasındaki bu cami, Osmanlı komutanı Yiğit Paşa tarafından yıkılan Aziz George Manastırının yerine yaptırılmış. 1463 yılında inşa edilen camini ahşap çatısı ile özgün bir mimariye sahip.
Kapan Han
15. yüzyıla tarihlenen Kapan Han, zamanında bir ticaret merkeziyken şu an içinde bir restorana ev sahipliği yapıyor.
Eski Çarşı
Üsküp’ün Old Town bölgesinin merkezini oluşturan eski çarşı boyunca nereye bakarsanız bakın Osmanlı’dan izler göreceğiniz bir yer. Dar sokaklar, tek katlı dükkanlar, restoranlar, antikacılar vs… Burada gezerken yabancı bir ülkede olduğunuzu unutacaksınız.
Taş Köprü
Taş Köprü, Vardar nehri üzerinde uzanan tek eski köprü olma özelliği ile eski şehir bölgesi ve yeni şehir bölgesi arasında bir sınır çiziyor. Orjinal Taş Körü, 6. yüzyılda Bizans imparatoru Justinyen tarafından yaptırılmış. 15. yüzyılda Fatih Sultan Mehmet zamanında köprüde büyük bir tadilat yapılmış. 6 metre genişliğindeki köprü araç trafiğine kapalı. Köprünün ortasındaki kitabede tarihçesi hakkında bilgiler mevcut.
Üsküp’ün tam ortasından geçen Vardar nehri üzerindeki en eski köprü Taş Köprü olsa da Üsküp 2014 projesi kapsamında birçok yeni köprü yapılmış.
Eski çarşı ile Taş Köprü arasında kalan bölgeye 2. Philip’in adı verilmiş ve tam ortasında da devasa bir heykeli yapılmış. Tamamı 29 metre uzunluğunda olan heykelin 13 metrelik kısmı 2. Philip’e ait, alt bölümde ise ailesine ve Makedonya’nın simgesi aslan figürleri bir havuzun üzerine yerleştirilmiş. Köprünün tam karşısındaki yeni şehir bölgesinde ise size devasa bir Büyük İskender heykeli karşılıyor. Toplam 24,5 metre uzunluğundaki heykelin 10 metrelik kısmı heykeli taşıyan kaideye ait.
Ulusal Arkeoloji Müzesi
Taş Köprünün hemen dibinde eski Roma mimarisini andıran sütunlarla bezenmiş bina Makedonya Ulusal Arkeoloji Müzesine ev sahipliği yapıyor. 2014 yılında açılan müzede Makedonya’nın ilk günlerinden başlayan 6000’den fazla eser sergileniyormuş.
Makedonya Meydanı
Büyük İskender heykelinin de bulunduğu Taş Köprünün diğer tarafı Üsküp’ün kalbi olarak kabul edilen Makedonya Meydanı. Meydanın çevresi alışveriş merkezleri, kafeler, restoranlar ve heykeller ile bezenmiş. Meydanı bir ucunda ise Avrupa şehirlerinde görmeye alışkın olduğumuz devsa kapıların bir benzeri bulunuyor.
Rahibe Teresa Müzesi
Hem hristiyan dünaysının hem de dünyanın en çok tanınan rahibelerinden biri olan Rahibe Teresa 1910 yılında Üsküp’te doğmuş. Aslen Arnavut olan Rahibe Teresa, 1950 yılında Papa’dan aldığı özel izinle Hayırsever Misyonerler Cemaatini kurmuş ve ölümüne kadar 450’den fazla ülkeye yaymış. 1979 yılında Nobel Barış ödülünü alan Rahibe Teresa 1997’de Kalküta’da ölmüş. Rahibe Teresa Müzesi 2009 yılında açılmış, ziyaret etmek ücretsiz.
Millenium Cross – Vodno Dağı
Dini boyutundan ziyade turistik bir yapı olarak da pek çok kesimden kendine ziyaretçi bulan Milenyum Haçı, 2002 yılında Üsküp’teki Vodno Dağı’nın tepesinde açılmış. Hristiyanlığın 2000. yılı şerefine gövde gösterisi amaçlı yapılan bu dev haç, tam 66 metre yüksekliğinde. Haçın yapımı esnasında Avrupa’daki çeşitli Hristiyan ülkelerin yanı sıra Amerika da destek olmuştur. Üsküp ve çevresinden rahatça görünebilmesi için yüksek şekilde tasarlanmış. Haç içerisindeki kafe & restorandan Üsküp’ün panoramik manzarasını izlerken keyifle çayınızı/kahvenizi yudumlayabilirsiniz. 2011 yılından beri de bugün benim yaptığım gibi teleferik ile ulaşım mümkün.
Millenium Cross’a gitmek için bilmeniz gerekenler:
- şehir merkezinden 25 nolu otobüs ile teleferiğe bineceğiniz yere kadar gelebilirsiniz, otobüs bileti 80 dinar
- eğer taksi kullanacaksanız teleferiğe bineceğinizi, Milenyum Haçı’nın olduğu tepeye çıkmayacağınızı söyleyin ve ne ödeyeceğinizi binmeden önce öğrenin yoksa benim gibi uğraşırsınız
- tekeferik 10:00 – 16:30 arası çalışıyor, gidiş-dönüş 100 dinar
- şehre dönüşte yine 25 nolu otobüse bineceksiniz ama her saat sadece 1 otobüs kalkıyor tepeden inişinizi otobüs saatinize göre ayarlayın
Peki bu kadar uğraştan sonra tepeye çıktığıma değdi mi? Evet şehir manzarası tepeden çok güzel, ayrıca teleferiğe binmeyi de çok severim.
Matka Kanyonu
Üsküp’te gezilmesi gereken noktalardan biri olan Matka Kanyonuna malesef ben zamanım kalmadığı için gidemedim ama çok kısa bilgi vereyim. Üsküp’e 17km mesafedeki kanyon Treska nehri üzerindeki yapay bir göl etrafında konumlanmış. Göl üzerinde tekne turu yapmak, göl çevresinde yürüyüşe çıkmak burada yapılacak popüler faaliyetlerden. Ulaşım için Üsküp’ten kalkan otobüsleri kullanabilirsiniz.
http://kesfetsene.com/kanyon-matka-gezi-rehberi/
ÜSKÜP’TE NE YENİR?
Daha önce Saraybosna seyahatim sırasında yediğim köfte ve böreklere o kadar aşık olmuştum ki Üsküp’e gelmeden önce tekrar Balkan köfte ve böreklerine kavuşacağım için ayrıca heyecanlandığımı itiraf etmeliyim. Bu bölgede yapılan köftelerin tadı bir başka.
İlk durağım ünlü yemek bloggerı Gurukafa’nın tavsiyesi olan Kosmos, eski çarşı içerisinde bulunan dükkan oldukça kalabalık. Buraya kurufasülye üzeri köfte yemek için geldim. İki farklı yemeği beraber yeme fikri ilginç olsa da oldukça başarılı.
Üsküp’te köfte yemek için ikinci durağım hemen eski çarşının girişindeki Destan Restoran. Burada yediğim köfte bence bir tık daha lezzetliydi. Köfte ile beraber sipariş ettiğim Shopska ise bana çok farklı gelmedi. İrice doğranmış çoban salatası üzerine peynir rendeleyip servis ediyorlar. Peynir çok tuzlu olduğundan ben pek sevmedim.
Üsküp’e gelip börek yemeden dönmek olmaz ancak burada börek olayı Saraybosna’daki gibi yaygın değil. Orada her köşe başında börekçi vardı, Üsküp’te tavsiye üzerine Sac Restoran’a gittim. Börek lezzetliydi ancak süper diyemem.
Ülkemizde de artık oldukça popüler olan Trileçe tatlısı aslında bir Balkan tatlısı, bu coğrafyanın tamamında bulup yemeniz mümkün. Ben de gelmişken bu leziz tatlıyı yemeden dönmek istemiyorum. Eski çarşı içindeki Çınar meydanında çay içip tatlı yiyebilieceğiniz minik bir dükkan var. Trileçesi lezzetliydi, çay ise tavşan kanı.